Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “BM, 73 yıllık geçmişinde, hiç de küçümsenemeyecek çalışmalar yürütmüş, başarılar elde etmiştir. Ancak zaman içinde Birleşmiş Milletlerin, insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığı da bir gerçektir. Özellikle Güvenlik Konseyi, sadece veto hakkına sahip beş üyenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin New York şehrinde Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurulu’na katılarak bir konuşma yaptı.

“BM, 73 YILLIK GEÇMİŞİNDE KÜÇÜMSENEMEYECEK BAŞARILAR ELDE ETTİ”

Konuşmasında bu yılki Genel Kurul toplantısının, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 100. yıl dönümünde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savaşın ardından kurulan Milletler Cemiyeti, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yerini Birleşmiş Milletlere bırakmıştır. Birleşmiş Milletler, 73 yıllık geçmişinde, elbette hiç de küçümsenemeyecek çalışmalar yürütmüş, başarılar elde etmiştir” dedi.

Zaman içinde Birleşmiş Milletlerin, insanlığın barış ve refah beklentilerini karşılamaktan uzaklaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle Güvenlik Konseyi, sadece veto hakkına sahip 5 üyenin çıkarlarına hizmet eden, dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan zulümlere seyirci kalan bir yapıya bürünmüştür” şeklinde konuştu.

“MAZLUM FİLİSTİNLİLERİN YANINDA YER ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Bosna, Ruanda, Somali, Myanmar ve Filistin’de yapılan katliamların, hep Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin gözü önünde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu değerlendirmelere yer verdi: “Filistinlilere uygulanan zulme ses çıkartmayanların, onlara yapılan yardımları kısma konusundaki gayretleri, sadece zalimlerin cesaretini artırmaktadır. Tüm dünya arkasını dönse bile Türkiye olarak biz, mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihî ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz.”

Dünyanın pek çok yerinde, etnik temizlikten toplu katliamlara kadar, hiç kimsenin görmek istemediği sahnelerin her gün yeniden ortaya çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıktan eğitime, gıdadan kültüre kadar, BM çatısı altında yürütülen çalışmaların hepsiyle ilgili bir tatminsizlik hâlinin mevcut olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle önemli bir yapının, adı sürekli başarısızlıklarla anılan bir kurum hâline gelmesine bizim gönlümüz rıza göstermiyor. İşte bu sebeple her fırsatta, Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, Birleşmiş Milletlerin yapısında ve işleyişinde kapsamlı bir reforma gidilmesi gerektiğini söylüyoruz” dedi.

“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR DERKEN İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANININ SESİ OLDUĞUMUZA İNANIYORUZ”

“Dünya beşten büyüktür derken de insanlığın ortak vicdanının sesi olduğumuza inanıyoruz. Zira artık dünya, 2. Dünya Savaşı sonrasının şartlarında değil. Burada 194 ülkeden temsilciler var. Niçin bu 194 ülkenin tamamı da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde temsil eden durumuna gelmesin? Niçin hepsi de daimi üye olma –dönerli olarak- konumuna gelmesin? Sadece beş üye, diğerleri maalesef geçici; onların da orada hiçbir inisiyatifi yok. Birleşmiş Milletler reformunun sadece bütçeyle sınırlı tutulması, gerçek sorunların çözümüne katkı sağlamayacağı gibi, kimseyi de mutlu etmeyecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyanın geleceği için çok önemli gördüğü bu kurumun, asıl görev alanları olan güvenlik, kalkınma, sosyal eşitlik konularında etkinliğinin artırılmasına ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

Türkiye olarak, yaşanılan coğrafyadan başlayarak dünyaya doğru bakıldığında Birleşmiş Milletler vasıtasıyla yapılabilecek çok önemli işler olduğunu gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce, bizim anlayışımıza göre, dünyanın düzenini, kurtuluşunu ve mutluluğunu sağlayacak olan adalettir. Medeniyetimizde, ‘adalet dairesi’ diye ifade ettiğimiz, toplum, hukuk, devlet yönetimi, devlet gücü, ekonomi ve adalet arasındaki ilişkinin en doğru şekilde kurulup işletilmesini esas alan bir çember vardır. Hepsi de birbiriyle ilişkili olan bu dairenin zincirleri, günümüz dünyasında pek çok yerde paramparça olmuştur. Bugün dünyamızın siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların pençesinde kıvranıyor olmasının sebebi işte budur” ifadelerini kullandı.

“GELİN, GELECEK NESİLLERE UMUT AŞILAYACAK BİR KÜRESEL YÖNETİM SİSTEMİ KURALIM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepimizin huzurlu ve güvenli geleceği için, insanlığın adalet arayışıyla başlayan mücadelesini, adaletin tesisiyle sonuçlandırmayı başarmak mecburiyetindeyiz. Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, toplam nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denk ise, burada bir sorun var demektir. Dünyada 821 milyon insan çoğu gece aç bir şekilde uykuya dalarken, 672 milyon kişiye obezlik teşhisi konuyorsa, burada bir sorun var demektir. Farklı coğrafyalarda 258 milyon kişi daha insani şartlarda yaşamak için yollara dökülüyorsa, 68 milyon kişi zorla yerlerinden ediliyorsa, burada bir sorun var demektir. Afrika’da doğan bir çocuğun ömrünün ilk aylarında ölme ihtimali, bu şehirde doğan bir çocuğa göre 9 kat daha fazlaysa, burada bir sorun var demektir” şeklinde konuştu.

Anadolu’nun ortasındaki Konya’dan yaktığı ışıkla tüm dünyadaki gönülleri aydınlatan Hazreti Mevlana’nın, adaleti, ‘Bir şeyi yerli yerine koymak’, yani hakkı sahibine vermek olarak tanımladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelin, bu dünyada her şeyi yerli yerine konulmasını sağlamak için Birleşmiş Milletleri insanlığın adalet beklentisinin sözcüsü ve uygulayıcısı hâline getirelim. Gelin, ezilene kalkan olacak, aç ve açıkta kalana el uzatacak, gelecek nesillere umut aşılayacak bir küresel yönetim sistemi kuralım” çağrısında bulundu.

BM kürsüsünde söylenen sözlerin, yapılan tespitler ve ortaya konan tekliflerin, ancak böyle bir anlam ifade edeceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü yine Hazreti Mevlana’ya göre zalim, üzerine düşen görevleri yerine getirmeyen kişidir. Birleşmiş Milletleri zulmün değil adaletin kaynağı hâline getirmek istiyorsak, üzerimize düşen görevlere daha sıkı sarılmalıyız.”

“İNSANİ DİPLOMASİ İLE DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN ÇABA GÖSTERİYORUZ”

Türkiye’nin, hâlen uyguladığı küresel insani diplomasi ile daha adil bir dünya için elinden gelen çabayı gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye sınırları içinde 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacının, dünyada başka örneği olmayan hizmetler sunularak misafir edildiğini kaydetti.

Sadece Suriyeli sığınmacılar için bugüne kadar harcanan tutarın 32 milyar doları bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca, Suriye’de daha önce emniyet altına aldığımız Cerablus, Rai, El Bab, Afrin bölgeleriyle, İdlip çatışmasızlık bölgesindeki milyonlarca kişiye de her türlü insani yardımı yapıyoruz. Ülkemizde okula giden Suriyeli öğrenci sayısı 600 binin üzerindedir. Vatandaşlarımıza verdiğimiz ilaç dâhil tüm sağlık hizmetlerinden, ülkemizdeki sığınmacılar, hiçbir ayrım yapılmaksızın, ücretsiz olarak yararlanabiliyor. Kamplarda kalan sığınmacıların ise ihtiyaçlarının tamamını karşılıyoruz” dedi.

“TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ İNSANİ KALKINMA YARDIMLARI GERÇEKLEŞTİRİYOR”

Buna karşılık uluslararası kuruluşlardan 600 milyon dolar, Avrupa Birliği’nden 1,7 milyar Avro düzeyinde destek aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Birliği’nin 3 milyar Avro 3 milyar Avro tutarındaki destek vaadi proje şartına bağlandığı için, yeteri kadar etkin şekilde kullanamıyoruz. Hâlbuki biz, sığınmacılara verdiğimiz hizmetleri, her gün ve herhangi bir projeye bağlı olmaksızın kesintisiz olarak devam ettiriyoruz. Sığınmacılara sağladığı imkânlarla, Avrupa başta olmak üzere dünyanın büyük bir mülteci akınına uğramasının önüne geçen Türkiye’ye, daha fazla ve daha esnek şartlarda destek verilmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin, sınırları içinde ve ötesindeki sığınmacılar yanı sıra dünyanın dört bir yanında çok önemli insani kalkınma yardımları gerçekleştirdiğini de ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu yıl itibariyle Türkiye, toplam kalkınma yardımlarında dünyada altıncı, insani yardımlarda ise ilk sırada yer almaktadır. Ekonomik büyüklük olarak dünyada 17. sırada yer alıyor olmamıza rağmen, kalkınma ve insani yardımlarda ilk sıralarda bulunmamız, ülke olarak bu konuya verdiğimiz önemin ifadesidir.”