Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayaş Tren Garı’nda düzenlenen Başkentray Açılış Töreni’nde konuştu.

Projede emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, İstanbul’daki Marmaray ve İzmir’deki Egeray’ın ardından şehir için banliyö hizmetinde üçüncü projeyi de hayata geçirdiklerini bildirdi.

Şehrin en uç iki noktasını birleştiren Kayaş-Sincan hattı üzerinde modern ulaşım ihtiyacına uygun bir şekilde yepyeni bir hat kurduklarını vurgulayan Erdoğan, toplam 156 kilometrelik yeni demiryolu döşeyip istasyonları her türlü ihtiyaca cevap verecek hale getirerek, alt ve üst geçitlerle güzergah güvenliğini sağlayarak, hattın diğer ulaşım ağlarıyla entegrasyonunu temin ederek Ankara’ya iftiharla anlatılacak bir banliyö hattı kazandırdıklarını belirtti.

“HER TARAF PIRIL PIRIL OLACAK”

Erdoğan, Kayaş’tan Sincan’a 49 dakikada gidilebilmesini sağlayacak Başkentray altyapısının aynı zamanda yüksek hızlı trenin Eryaman-Gar mesafesini de kısalttığına işaret ederek, şöyle devam etti:

“İlk etapta 15 dakikada bir olacak trenlerin hareket aralığı gerekirse 5 dakikada bire kadar indirilecek. Hem zamandan kazandıracak hem de konforlu seyahate imkan hazırlayacak hizmetin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Bu muhteşem katılım bu projenin ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor. Geçtiğimiz 15 yılda ülkemizin her köşesi gibi Ankara’ya da şehircilik bakımından adeta çağ atlattık. Çevresi gecekondularla kuşatılmış, havası kirden, dereleri kokudan, sokakları pislikten geçilmeyen bir şehirden başkentlik sıfatına yakışan görüntüye kavuşan bir Ankara’ya geliyoruz. Bakın geldik demiyorum. Şimdi, kentsel dönüşüm diyoruz, yerinden dönüşüm diyorum. İnşallah bu görülen bütün yerlerde yerinden dönüşümü gerçekleştireceğiz ve her taraf pırıl pırıl olacak. Benim kardeşim, vatandaşım da modern bir hayatı yaşayacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayaş’ın şehrin en ucunda olması nedeniyle Ankara’nın yaşadığı değişimden geç faydalanmaya başladığına değindi.

“Kayaş’ın tepelerinde kurulmuş derme çatma gecekonduların dili olsa da eski Ankara’yı bir anlatsa. Hemen tren yolunun yanı başında akan Hatip Çayı’nın dili olsa da buraların nereden geldiğini bir ifade etse. Geliş gidiş her biri 4,5 şerit olan Samsun yolunun görüntü hafızası olsa da bize o eski günleri bir gösterse.” diyen Erdoğan, 1970’lerde yokluğun ve yoksulluğun bir yandan, terörün bir yandan cendere gibi sıkıştırdığı Kayaş’ın, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en somut ifadesi olduğunu aktardı.

“GENÇLERE ESKİ TÜRKİYE’Yİ ANLATMAK GERÇEKTEN ZOR”

Yazın tozdan, kışın kardan, çamurdan geçilmeyen sokaklarda büyüyen neslin şimdi orta yaşın üzerinde bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Gençlere, o eski Türkiye’yi, eski Ankara’yı anlatmak gerçekten zor. Bugünün gençleri musluklardan haftalarca, aylarca su akmamasının ne demek olduğunu, çeşme ve tanker kuyruklarını bilmezler. Şimdi arıza veya bakım sebebiyle birkaç saatlik veya bilemediğiniz bir iki günlük su kesintisi uygulandığında hayatımız nasıl felç oluyor değil mi? Gençler odun kömürle tek odası ısınan evlerde soğuktan titreyerek kışı geçirmenin ne anlama geldiğini, tüp kuyruklarında gecelemenin nasıl bir şey olduğunu anlayamazlar. Büyüklerinizden bunları dinleyin. Doğalgaz ile ısınan, musluktan kesintisiz 24 saat sıcak su akan, çakmağı çakınca yanan ocağı bulunan bir evde yaşayana bunları anlatmak elbette mümkün değil.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü gençlerin yaygın otobüs, minibüs, metro ve Başkentray’ı ve her evin kapısında bulunan otomobilleriyle ulaşım imkanına sahip bir şehirde yaşadıklarını ifade etti.

Gençlerin anne ve babalarının ömrünün otobüs, yolcu bulursa çalışan minibüs ve sınırlı seferi olan banliyö treni beklemekle geçtiğine dikkati çeken Erdoğan, o dönemde otomobilin sadece zengine mahsus bir ayrıcalık olduğunu vurguladı.

Geçmişte uçağa binmenin ancak rüyada görüldüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Şimdi havayolunu halkın yolu haline getirdik. Pek çok yere uçakla gitmek otobüsle gitmekten hem daha kolay hem daha hesaplı hale geldi. Bütün bunların muhasebesini kendi içimizde yapmazsak nereden geldiğimizi unuturuz. Nereden geldiğimizi unuttuğumuzda nereye gideceğimizi de bilemeyiz. Türkiye’nin 1970 ve 90’lı yıllarını bilmeyen, hadi geçtik, son 15 yılda yapılanların manasını, 2023 hedeflerinin önemini de anlatamayız. Bunun için tüm vatandaşlarımdan, özellikle de gençlerimizden şunu rica ediyorum; gençler Peygamber Efendimizin nübüvvetinden bugüne medeniyetimizi lütfen çok iyi öğrenin.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların yarın akşam idrak edilecek Miraç Kandili’ni kutladı.

Erdoğan, “Dedelerinin, babalarının yaşadıklarından bugüne yakın dönemi de lütfen iyi öğrenin. İşte o zaman kimin bu ülkeye ve millete hizmet ettiğini, kimin de sürekli takoz olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Ülke ve millet olarak geleceğimizi ancak bütün bunların analizini iyi yapabilen bir nesle emanet edebiliriz. Aksi takdirde hep birlikte yandık demektir. Ben gençlerimize güveniyorum.” ifadesini kullandı.

Alanda bulunan gençlere ve kadınlara, “2019’a iyi hazırlanmaya var mıyız?” sorusunu yönelten Erdoğan, olumlu karşılık alması üzerine, “Maşallah. Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Sizin bu heyecanınız, sizin bu aşkınız, sizin inşallah bu hedeflere ulaşmadaki cesaretiniz Allah’ın izniyle bu ülkeyi o aşkı, heyecanı olmayan, hizmet aşkı olmayanlara bırakmayacaktır.” dedi.

Kadim tarihi boyunca hep cazibe merkezi olmuş bir coğrafyada yaşadığımızı ancak bunun için bedel ödendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Terör örgütleriyle yürüttüğümüz mücadele aslında bir bedel ödemedir. Fakat güney komşularımız Suriye ve Irak’ta yaşanan hadiseler sebebiyle üstlendiğimiz yükler, aldığımız riskler bir bedel ödemedir. Hamdolsun, işte Fırat Kalkanı Harekatı’nı yaşadık, kısa sürede orayı hallettik.”

Vatandaşların, “Yol ver, gidelim Münbiç’i alalım.” sözlerine ise Erdoğan, “İnşallah böyle bir şey olduğunda önce ben yola çıkacağım, ondan sonra sizleri de beraber davet edeceğiz. Şimdi buraya gelirken Afrin’i sordum ve Afrin’de son durum 4123 teröristi etkisiz hale getirdik. Kuzey Irak’ta 337 teröristi Zaho’da, Hakurk’ta etkisiz hale getirdik.” karşılığını verdi.

Erdoğan, yurt içinde de terörle mücadelede çok sayıda teröristin etkisiz hale getirildiğini vurgulayarak, “Bu heyecanla, bu aşkla öncelikle silahlı kuvvetlerimize, bunun yanında polisimize, jandarmamıza, güvenlik korucularımıza, hepsine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.” dedi.

Suriye sınırında Reyhanlı’da bir ziyaret gerçekleştirdiğini anımsatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu ziyarette bizimle beraber olan sanatçılarımıza, sporcularımıza, yazarlarımıza yine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Onlar bir şeyi kendileri için hedef aldılar. Neydi o? Onlar dediler ki ‘Biz askerimizin yanındayız, Mehmetçiğimizin yanındayız.’ Bir moral değer olarak orada oldular ama Bay Kemal bunu hazmedemedi. Ya Bay Kemal vatan, millet meselesi olduğunda neyi bugüne kadar hazmetti ki? 15 Temmuz akşamı Atatürk Havalimanı’na indiği zaman bakın hemen geldiler, oradan tanklar filan kenara çekildiler, aldılar bunu bir arabaya. Nereye kaçıp gitti? Bakırköy Belediye Başkanının evine gitti. Sonra bir televizyon programında filan kendilerine sorunca ‘Bana haber verseydiler ben de havaalanında beklerdim’ dedi.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı havalimanına gelirken açıklamasını bazı televizyon kanallarından yapınca on binler Atatürk Havalimanına, caddelere, meydanlara akın ettiler, öyle mi? Sen oradan kaçıp gittin, saat 23.16 ve ardından biz oraya geldik. Ertesi gün öğlen saatlerine kadar oradan bütün operasyonları takip ettik, organize ettik, yürüttük. Üzerimizde yine F16’lar vardı, helikopterler uçuyordu ama benim halkım bunlardan kaçmıyordu. Çünkü onlar F16’lardan, tanklardan, toplardan kaçmadılar, helikopterlerin attığı bombalardan kaçmadılar, ‘şehadet’ dediler.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da 251 şehit verildiğini ve 2 bin 193 gazinin olduğunu vurgulayarak, “Sonunda bu Feto denilen alçaklara hamdolsun ülkemizi kaptırmadık. Şimdi onlar kaçtı. Nereye kaçtı? Pensilvanya’ya, Avrupa’ya. Şimdi de toplamaya başladık. Kosova’dan 6 tanesini aldık, şimdi içerideler. Gabon’dan üç tanesini aldık. Toplamda şu ana kadar 80 tane bu kaçağı aldık.” dedi.

Bir vatandaşın, “Sıra Pensilvanya’da” diye seslenmesi üzerine Erdoğan, “İnşallah, o da olacak.” karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:

“Birileri sürekli olarak ülkemizde yaşayan Suriyeliler üzerinden milletimizi tahrik etmeye çalışıyor. Halbuki bugün Suriyeli dediğimiz, Iraklı, Libyalı Cezayirli, Afganistanlı, Mısırlı, Batı Trakyalı, Boşnak, Gürcü, Kırımlı dediğimiz insanlar daha bir asır önce sizin benim gibi bu ülkenin vatandaşıydı. Aramıza nasıl ve ne şekilde oluştuğunu gayet iyi bildiğimiz sınırlar konuldu diye bu kardeşlerimizi el olarak mı göreceğiz? Asırlar boyunca birlikte yaşadığımız, komşu olduğumuz, akraba, hısım olduğumuz, sevincimizi ve üzüntümüzü paylaştığımız bu insanlara şimdi arkamızı dönmemiz mümkün mü? Unutulmamalıdır ki Anadolu’nun büyük bir bölümü şu veya bu şekilde bir başka şehirden bir başka coğrafyadan kopup gelmiş insanlardan oluşuyor.”

Bugün 5,5 milyon nüfusu ile devasa bir şehir olan Başkent Ankara’nın TBMM açıldığı dönemde 25-30 bin nüfuslu mütevazı bir Anadolu şehri olduğunu anımsatan Erdoğan, Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen insanların kendilerine yeni bir gelecek hazırladıklarını belirtti.

Erdoğan, “Eğer bir asır önce olsaydı, tıpkı Çanakkale şehitliklerindeki mezar taşlarının üzerinde saydığımız gibi Ankara’daki Haleplileri, İdliblileri, Kerküklüleri, Musulluları, Filistinlileri, Üsküplüleri, Kırcaalilileri, Dedeağaçlıları da ifade edecektik. Türkiye olarak bugün kendi sınırlarımız içerisinde güven ve refah içinde yaşıyorsak bunun gerisinde şu anda sınırlarımız dışında kalmış kardeşlerimizin de hakkı vardır, payı vardır, fedakarlığı vardır. Kardeşin kardeşe vefası öyle zamanla, mekanla sınırlı olamaz.” dedi.

“Nerede bir kardeşimiz varsa ihtiyaç duyduğu anda onun yanında olmak boynumuzun borcudur.” ifadesini kullanan Erdoğan, yurtlarında can güvenlikleri kalmadığı için muhacir sıfatıyla Türkiye’ye gelen insanlara ensar olmaktan şeref duyduklarını belirtti.

Türkiye’nin imkanlarının, 3 milyon da 5 milyon da olsa, kardeşleriyle ekmeğini ve suyunu paylaşmaya müsait olduğunu dile getiren Erdoğan, Suriye ve Irak’tan ilk mülteci dalgası başladığında Türkiye’nin bunun altında ezileceğini sananların bulunduğunu hatırlattı. Erdoğan, “Biz ise ezilmek bir yana tüm dünyaya insanlık nedir öğretecek şekilde bu süreci yönettik, yönetiyoruz. Sırf ‘kendi konforları bozulmasın’ diye Türkiye’ye yardım vaadedenler sözlerini tutmamış olsalar da biz Suriye topraklarını bu insanlar için güvenli hale getirene kadar kendilerini misafir etmeyi sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Fırat Kalkanı Harekatı bölgesine 160 bin Suriyelinin geri döndüğünü aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Afrin’de kontrol altına aldığımız bölgeleri, patlayıcılardan ve terörist artıklarından tamamen temizledikten sonra oraya da yüz binlerce Suriyeli kardeşimizin döneceği görülüyor. İnşallah İdlib, Tel Rıfat, Münbiç, Ayn El Arap, Tel Abyad, Rasulayn, Kamışlı taraflarını da güvenli hale getirecek ve tüm Suriyelilerin evlerine, yuvalarına kavuşmalarını sağlayacağız. Bülbülü altın kafes koymuşlar, ille de vatanım demiş. Bu kardeşlerimizin gerekli şartlar oluştuğunda vatanlarına döneceklerinden şüphem yoktur. Kendilerine ülkemizde bir gelecek kurmak isteyenlere de elbette bu imkanı tanıyacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki gelişmelerin, Türkiye ve bölgeyle tüm dünya çapında bir güvenlik krizine yol açtığına dikkati çekerek, “Askeri güçlerine güvenen kimi ülkelerin Suriye’yi adeta bir bilek güreşi sahasına çevirmelerinden fevkalade rahatsızlık duyuyoruz. Suriye’deki rejim bir milyona yakın insanın ölümüne yol açmış olması sebebiyle bizim gözümüzde zaten kapkara bir sicile sahiptir. Suriye krizi, Dera’da rejimin hışmına uğrayan çocuklarına sahip çıkan ailelere yapılan saldırıyla başlamıştı. İnşallah Duma’da kimyasal saldırıyla katledilen masum çocuklar için harekete geçeceğini umduğumuz mahşeri vicdan bu krizi sona erdirecektir.” diye konuştu.

ABD Başkanı Donald Trump’la dün akşam görüştüğünü anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bugün Sayın Putin ile görüşmem var. Kendileriyle görüşeceğim ve birlikte bu kimyasal katliamı nasıl durdururuz, bunu kendileriyle tekrar konuşacağım. Türkiye olarak en başından beri tek gayemiz Suriyeli kardeşlerimizin güvenliği ve geleceği olmuştur. Suriye topraklarında yürüttüğümüz operasyonların amacı da rejimin baskısına ve katliamlarına maruz kalmış milyonlarca insana kendi evlerinde güvenli bir gelecek sağlamaktır. Suriye toprakları herkes için güvenli hale gelene kadar oradaki varlığımızı ve faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.”

“PYD’Lİ TERÖRİSTLERİ KURTARABİLECEKLERİNİ SANIYORLARSA ÇOK YANILIYORLAR”

Suriye’de DEAŞ’la tek samimi ve netice alıcı mücadeleyi Türkiye’nin yürüttüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bizim dışımızdaki herkes DEAŞ’ı Suriye toprakları üzerindeki farklı emellerini gerçekleştirmenin bir bahanesi, bir aracı olarak kullanmıştır. PYD gibi eli kanlı bir terör örgütü DEAŞ bahanesiyle Suriye’yi bölmek için sahaya sürülmüş, silahlandırılmış, desteklenmiş ve bölgeye bela olarak gönderilmiştir. Ülkemizin PYD’ye yönelik operasyonlarını adeta kendi gövdelerini ortaya koyarak engellemeye çalışanların derdinin Suriye olmadığı, terör örgütleriyle mücadele olmadığı gayet açıktır. Bakıyorsunuz birçok Batılı dostların bayrakları bunların tanklarının üzerinde görünüyor. PYD’li teröristleri kurtarabileceklerini sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar. Biz PYD’li teröristlerin her birini öyle veya böyle imha edeceğiz.”

“Elbette müttefiklerimizin askerlerine silah doğrultmak gibi bir düşüncemiz asla olamaz. Bununla birlikte bu ülkelerin askerlerinin PYD’li teröristlerle çok da yan yana durmamalarını bir dost olarak kendilerine tavsiye ediyoruz.” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Buradan bir kez daha açıkça söylüyorum, sınırlarımız boyunca DEAŞ’lı, PYD’li ya da bir başka isim altında, tek bir teröristin bile varlığını kendimize yönelik tehdit olarak görüyor, gereğini yapmayı da bekamızın bir şartı olarak kabul ediyoruz.

Biz artık Suriye ve Irak’ta oynan bu tiyatronun bir kenara bırakılmasını, yüzlerdeki maskelerin indirilmesini, herkesin gerçek niyeti ve çehresiyle sahada kendisini göstermesini istiyoruz. Bu tiyatro yüzünden dünya yakında tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıyadır. Kimsenin Akdeniz’i ve Suriye topraklarını siyasi ve askeri güç mücadelelerinin ateşinde yakmaya hakkı yoktur. Kimyasal ve konvansiyonel silahlarla kendi vatandaşlarına saldıran rejimi korumak ne kadar yanlışsa, aynı şekilde terör örgütleri üzerinden Suriyeyi bölmeye çalışmakta o kadar yanlıştır. Biz bunların hepsine de karşıyız.”

“BİRLİKTE ÇALIŞMAKTAN VAZGEÇMEK GİBİ BİR NİYETİMİZ YOKTUR”

Erdoğan, ABD ile olan müttefiklikten, Rusya’yla enerjiden güvenliğe kadar geniş bir alanda kurulan stratejik ilişkilerden ve İran’la bölge sorunlarının çözümünde birlikte çalışmaktan vazgeçmek gibi bir niyetleri olmadığını ifade ederek, “Bizim Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerle kurduğumuz ilişkiler, Batı ile olan ilişkilerimizin alternatifi değil tam tersine tamamlayıcısıdır. Ama bu durum her iki tarafında başka alanlardaki yanlışlarını ifade etmemize engel değildir. Katil Esed rejimini destekleyenler yanlış yapıyorlar. PYD terör örgütünü destekleyenler de yanlış yapıyorlar. Biz her iki yanlışla da sonuna kadar mücadele edeceğiz.” dedi.

“GÜVEN, HUZUR VE REFAH GETİREN TEK ÜLKE BİZİZ”

Suriye’de bulunduğu yere güven, huzur ve refah getiren tek ülkenin, Türkiye olduğuna işaret eden Erdoğan, “Bizim dışımızda, Suriye sahasında etkili olan güçlerin bulunduğu her yerde zulüm, huzursuzluk, yıkım vardır.” şeklinde konuştu.

Alandakilere, Türkiye’nin terörden temizleyerek kontrol altına aldığı şehirlerle diğer güçlerin operasyonlarının ardından ortaya çıkan görüntüleri televizyonlarda görüp görmediklerini soran Erdoğan, “Nasıl, oraları ne hale getirdiler, gördünüz.” dedi.

Suriye’yi yıkmak için gelenlere karşı, Suriye halkının yanında yer almanın tarihi ve insani görevleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu görevlerini imkan buldukları her yerde ve her durumda yerine getirmekten çekinmeyeceklerinin altını çizdi. Suriye’ye hem gönüller yapmaya hem de şehirleri imar etmeye gittiklerine işaret eden Erdoğan, bunu başarana kadar da orada kalacaklarına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi demokrasi ve ekonomide sınıf atlatırken, onurlarına, haysiyetlerine, istiklal ve istikballerine yönelik hiçbir saldırıya “eyvallah” etmeyerek, ecdadın emanetine de sahip çıkacaklarını vurguladı.

“BUNUN BEDELİNİ ÖDERSİNİZ”

Ekonomide aktif rol oynayanlar ve finans sektörünün içinde olanlara seslenen Erdoğan, “Eğer Suriye’deki bu gelişmeleri kalkıp bahane ederek, buradan ülkemize ekonomik terör estirmeye çalışıyorsanız, yanlış yaparsınız. Yeri geldiğinde bunun hesabını verirsiniz. Bunun bedelini ödersiniz. Hükümetimiz bu konuda kararlı bir şekilde yoluna devam etmektedir. Döviz kurlarındaki artışın makul, mantıklı, işin kitabına uygun hiçbir izahı yoktur.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin yakın zamanda yaşadığı gelişmeleri anımsatan Erdoğan, Türkiye’nin 2017 yılı büyümesinin tüm uluslar arası tahminleri alt üst ederek yüzde 7,4 olarak açıklandığını, ihracatın 36 milyar dolardan, 160 milyar dolara çıkıp tüm zamanların rekorunu kırdığını hatırlattı.

Turizmde ise yeni sezonun parlak geçeceğine dair çok sayıda veri olduğunu aktaran Erdoğan, Rusya ve İran’la çok önemli bir zirve yapıldığını ve Mersin’de Akkuyu’da 22 milyar dolarlık nükleer güç santralinin temelini attıklarını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların birilerini rahatsız ettiğini vurgulayarak, “İhracatımıza 6 milyar dolarlık katkı yapacak, ithalatımızı 12 milyar dolar azaltacak 135 milyar liralık yatırım teşvik belgelerini sahiplerine teslim ettik. Böylece, olumsuz değerlendirmelerin en önemli bahanesi olan cari açığın düşürülmesine yönelik çok ciddi bir adım atmış olduk. Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Neredeyse her gün savunma sanayisinde gerçekten çok önemli başarıların haberlerini alıyoruz.” diye konuştu.

“KANAL İSTANBUL OLMAZSA OLMAZ HALE GELDİ”

Bunların yanı sıra terör eylemlerinde zarar gören Diyarbakır’ın Sur ilçesini 2 milyar lirayı aşan bir yatırımla yeniden hayata döndürdüklerini belirten Erdoğan, Çanakkale’de kendi alanında dünyanın en büyük eseri olan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün kule kazıklarını da denize çaktıklarını anımsattı.

Keçiören-Atatürk Kültür Merkezi metrosunu Kızılay’a uzattıklarını, bunun inşaatının başladığını aktaran Erdoğan, Kuyubaşı’ndan Esenboğa Havalimanı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesine uzatmak için de bu yıl ihale yaptıklarını sonra da Çubuk’a uzatacakları bilgisini verdi

Erdoğan, “Artık çok daha fazla sabrımız kalmadı. İstanbul’un dev Kanal İstanbul’un ihalesini yapmamız olmazsa olmaz hale geldi. İşte son Boğaz’daki kaza bunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu, daha bekleyemeyiz. Bu ihalenin süratle yapılması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

“DÖVİZ KURU, MÖVİZ KURU ÜZERİNDEN TERBİYE EDEMEZLER”

Küresel ekonomide kırılganlığa yol açacak, ciddi herhangi bir gelişmenin haberini de almadıklarına işaret eden Erdoğan, “Hiç endişe etmeyin, sağda solda konuşulanlara da bakmayın. Türkiye emin adımlarla yoluna devam ediyor. Bizi döviz kuru, möviz kuru üzerinden terbiye edemezler. Onlar kendi başlarının çaresine baksın. Biz yolumuza kararlı bir şekilde devam ediyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkentray’ın tüm Ankaralılara hayırlı olmasını diledi.

Törene, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, Ankara Valisi Ercan Topaca, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, AK Parti Ankara Milletvekilleri ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören alanına gelişinde TBMM Başkanı Kahraman ile Başbakan Yıldırım tarafından karşılandı.

Erdoğan, protokolde yanına gelen ve hafızlık belgesini gösteren 8 yaşındaki Arif Ömer Özer ile bir süre görüştü. Özer’i tebrik eden ve Ali İmran suresinden ayetler okumasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tebrik ettiği Özer’e oyuncak hediye etti.

Açılış için platformda bulunan Erdoğan, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bütün bunları başarabilmek için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Birbirimizi Allah için seveceğiz, mal, mülk, makam, mevki için değil. Allah için.” dedi.

24 Nisan’a kadar ücretsiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkentray’ın 24 Nisan’a kadar ücretsiz hizmet vereceğini müjdeledi. Erdoğan, TBMM Başkanı Kahraman ve Başbakan Yıldırım ile beraberindekiler, Ankara Müftüsü Mehmet Sönmezoğlu’nun yaptığı duanın ardından Başkentray’ın açılışını gerçekleştirdi.

Erdoğan, Kayaş Tren İstasyonu’na geçerek, beraberindeki TBMM Başkanı Kahraman ve Başbakan Yıldırım ile trene bindi. Makinist koltuğuna oturan Erdoğan, treni Bağderesi İstasyonu’na kadar kullandı.