Emine Erdoğan, 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi’nin açılışında yaptığı konuşmada, “Sağlık bir insanın en büyük sermayesidir. Bedenin hastalığı ruha, ruhun hastalığı bedene sirayet eder. Bu da insanın hayatı düzgün yaşamasının ve potansiyelini ortaya çıkarmasının önündeki en büyük engeldir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, onursal başkanlığını yürüttüğü 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi’nin açılışını gerçekleştirdi. İstanbul Hilton Bomonti Hotel’de, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü iş birliğiyle düzenlenen “Kronik Hastalıklarda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları” temalı kongrede, Emine Erdoğan bir konuşma gerçekleştirdi.

Emine Erdoğan, konuşmasının başında Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyonuyla ikincisi düzenlenen kongrenin sürdürülebilir olmasından ve geleneksel, tamamlayıcı tıp alanının bilimsel bir zemine oturmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

“GELENEKSEL TIP UYGULAMALARI, HASTANELER VE MODERN TESİSLERDE EHLİYET SAHİBİ KİŞİLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMELİ”

Geleneksel tıp uygulamalarının, hastaneler ve modern tesislerde, ehliyet sahibi kişiler tarafından gerçekleştirilmesinin hayati önem taşıdığını belirten Emine Erdoğan, hem bilim dünyasında hem de kamuoyunda bu uygulamaların çağdışı yöntemler olduğu konusunda yanlış bir algı bulunduğunu, gerçekleştirilen kongre gibi bilimsel çabaların bu algının kırılmasında ve bu tür uygulamaların ehil olmayan insanlar elinde bir sömürü aracı olmasının önüne geçeceğini söyledi.

Emin Erdoğan, bu yıl ki kongrede; kronik hastalıkların tedavisinde ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın katkılarının ele alınacağını ifade ederek, hayatın teknolojik ve bilimsel gelişmeler açısından her geçen gün ilerlediğini fakat bu ilerlemenin yaşam kalitesi ve insani değerler konusunda kendini gösteremediğini kaydetti.

“KRONİKLEŞMİŞ HASTALIKLARA YAKALANMA YAŞI GİDEREK DÜŞÜYOR”

İnsanların kronikleşmiş hastalıklara yakalanma yaşının gittikçe düştüğüne dikkat çeken Emine Erdoğan, Amerika’da her 10 kişiden altısının kronik bir hastalığı, her dördünün ise iki ya da daha fazla kronik hastalığı bulunduğunu ve ABD’de bu tür hastalıklara ilişkin sağlık giderlerine yıllık 3.3 trilyon  dolar harcama yapıldığını anlattı. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre küresel ölümlerin birinci nedeninin kardiyovasküler hastalıklar olduğunun altını çizen Emine Erdoğan, kanserin küresel ölümlerde ikinci sırada yer aldığını, 2018’de kansere bağlı ölümlerin sayısının 9.6 milyon olarak kayıtlara geçtiğini açıkladı.

Küresel Hastalık Yükü Çalışması 2016’da; 251 milyon kronik akciğer hastalığı vakasının rapor edildiği, 2015’te 3.17 milyon ölümün bu hastalıktan gerçekleştiği bilgisini paylaşan Emine Erdoğan, “235 milyon insanın astımı olduğu biliniyor. Üstelik çocuklar arasında son derece yaygın durumda. 1980 yılında 108 milyon olan diyabetli kişi sayısı, 2014’te 422 milyon oldu. 18 yaşını geçmiş yetişkinler arasında diyabetin yaygınlığı 1980’de yüzde 4.7 iken 2014’te yüzde 8.5’a yükseldi. 2016’da 1.6 milyon insan diyabete bağlı olarak öldü. Dünya Sağlık Örgütüne göre diyabet, küresel ölümlerin 7. sebebi. Sağlığımızı tehdit eden bir diğer epidemik ise obezite. 2016’da 1.9 milyar yetişkinden çok kişi, fazla kilolu olarak tespit edildi. Bunların 650 milyonu obez. 5 yaşın altındaki 41 milyon çocuğun fazla kilolu ya da obez olduğu söyleniyor” diye konuştu.

“SAĞLIĞIMIZ, ENDÜSTRİLEŞMİŞ DİYETLER KARŞISINDA YENİK DURUMDADIR”

Emine Erdoğan, kronik hastalıkların nedenlerinin başında hayat tarzının yer aldığını, hastalıkların birbirini tetiklediğini ifade ederek, beslenme alışkanlıklarının yağ ve şeker açısından yüksek fakat besleyici değerler açısından son derece düşük olduğuna dikkati çekti.

Emine Erdoğan, “Eskiden özenle kurulan sofralarda yemeğe başlarken birbirimize ‘şifa olsun’ derdik. Bugün hangimiz çocuklarımıza fastfood yiyecekler verirken bu temenniyi dillendirebilir? Çünkü fastfood yiyeceklerin, hastalıklara sebep olduğunu aslında içten içe hepimiz biliyoruz. Sağlığımız, endüstrileşmiş diyetler karşısında ne yazık ki, yenik durumdadır. Yiyecek endüstrisi, geleneksel mutfak kültürünü sistematik olarak öldürmektedir” şeklinde konuştu.

İnsanların fiziksel aktivitelerinin azalmasının bedenlerin işlevini kaybetmesine neden olduğunu, çocuk ve gençlerdeki fiziksel aktivite azlığına da ekran bağımlılığının neden olduğunu sözlerine ekleyen Emine Erdoğan, aşırı alkol tüketimi, aktif ya da pasif sigara içiciliği ve kimyasalların solunumunun yaşam tarzı hatalarından olduğunu anlattı.

“ŞİFA DÜŞÜNCESİNİN HÂKİM OLDUĞU YAŞAM TARZI HASTALIKLARA KALKAN OLUR”

Hastane ve şifahane kavramları arasındaki farka vurgu yapan Emine Erdoğan, “Nitekim hastane kavramı hastahaneden dönüşmüştür. Şifa, insanın hayatı boyunca hiçbir zaman gündeminden düşürmemesi gereken bir kavramdır. Şifayı aramak için illa hasta olmak gerekmez. Şifa düşüncesinin hâkim olduğu yaşam tarzları, hastalıklara karşı kalkan olur” değerlendirmesinde bulundu.

Obezite ve diyabet gibi birçok hastalığın önlenebilir hastalık kategorisinde bulunduğunu, obeziteden kurtulmak için kişinin fastfood yemek tarzını bırakarak, tencere yemeklerine dönmesi gerektiğini dile getiren Emine Erdoğan, yemek kültürünün yeniden yorumlanarak, yaşam tarzının yeniden tasarlanmasıyla bu hastalıklara şifa bulunabileceğini sözlerine ekledi.

“HIZLA ARTAN HASTALIKLAR KARŞISINDA, İNSANLIK YAŞAM TARZINI DEĞİŞTİRME ARAYIŞI İÇERİSİNDE”

“Sağlık bir insanın en büyük sermayesidir. Bedenin hastalığı ruha, ruhun hastalığı bedene sirayet eder. Bu da insanın hayatı düzgün yaşamasının ve potansiyelini ortaya çıkarmasının önündeki en büyük engeldir” diyen Emine Erdoğan, şöyle devam etti: “Dünyanın giderek bozulan sağlık çehresinin acilen şifaya kavuşturulması, dünyanın geleceği için çok önemli. Eğer kronik hastalıkların artan seyri devam ederse, yaşam hepimiz için hastalıkların pençesinde kıvrandığımız bir mücadele alanından başka bir şey olmayacak. Biz de bu sebeple, kadim medeniyetimizin bize sunduğu şifayı, arkeolojik bir kazı yaparmışçasına araştırmalıyız.”

Dünyanın her yerinde geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına olan talebin hızla arttığına işaret eden ve dünyanın çeşitli ülkelerinden rakamlar paylaşan Emine Erdoğan, “Tüm bunlar bize, hızla artan hastalıklar karşısında, insanlığın önleyici tedbirler almak için yaşam tarzlarını değiştirme arayışı içerisinde olduklarını gösteriyor. Anadolu topraklarının da, hem bedensel hem de ruhsal hastalıklar için bir ecza dolabı olduğuna inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Emine Erdoğan, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının bilimsel zemininin kuvvetlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, kamu-özel sektör iş birlikleriyle Türkiye’nin, dünyada en çok müracaat edilecek bir şifa merkezi hâline getirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Enerji petrol Medya Ceo -Mehmet Ali Setencioğlu Ankara