Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk, Show ve Bloomberg HT’nin ortak canlı yayınında, Veyis Ateş’in gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Hem oruç, hem de gecekondularda misafir olması gibi yoğun programlarına ilişkin soruya Erdoğan, bu programlara yabancı olmadığını belirterek, geçmişten bu yana yaşadıklarının, bu defa ramazan ayına denk geldiğini, havaların da güzel gittiğini, şu ana kadar bütün programlarda bugün tek, daha öncekileri çift miting olarak sürdürdüklerini söyledi.

Erdoğan, fırsat buldukça fakir evlerine gitmeye çalıştığını, dün akşam Balıkesir’de olduğu gibi toplu iftarlar yaptıklarını, bunun da ayrı bir keyif, heyecan verdiğini vurgulayarak, vatandaşların önlerini kestiğini, Balıkesir’de “Bir kahve içelim” diyen vatandaşı kırmayarak kafelerine girip beraberce çay ve kahve içtiklerini kaydetti.

Son olarak Bala’da 2 ev ziyareti yaptığını, bunların çok anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Onların o gönülden gönüle bir bağ kurmaları, bağ kurmamız bize farklı anı yaşatıyor. Bu, bize bir şeyi daha getiriyor. O da nedir? Halkıyla bütünleşebilen bir cumhurbaşkanı. Onlar da halkına erişebilen, ulaşabilen cumhurbaşkanı olarak görüyor, tanıyor.” diye konuştu.

Erdoğan, ekonomi tahsili gördüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:

“O günden bugüne, hocalarımız bize özellikle ‘Ekonomi cesaret ister’ derlerdi. Daha sonra ben siyasi yaşamımda, hayatımda buna şunu ilave ederdim; Ekonomi cesaret ister eyvallah ama hayat da bir cesaret işidir, hele hele siyaset tam bir cesaret işidir. Bunu göze alamayan, bunu yapamayan zaten bu işe hiç girmesin. E tabii ki belli bir bedeli ödemeyi de ne yapacaksın, göze alacaksın. Onun için biz 81 vilayetin 81’ini de defalarca dolaştık ama bakıyoruz ki muhalefetin böyle bir şeyi bugüne kadar olmadı.”

“GÜÇLÜ HÜKÜMETİ GÜÇLÜ MECLİSLE OLUŞTURACAKSINIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 bakanın neden milletvekili adayı olmadığına ilişkin, şunları söyledi:

“Bu biraz da arkadaşlarımızın kendi tercihleri. Onlar farklı bazı düşünceler içerisinde de olmuş olabilirler. ‘Siz aday olmayın’, diye böyle bir danışıklı dövüş söz konusu değil. Gelecekte parlamento sayısı birçok şeyi de belirleyecek. Biliyoruz ki, parlamentodan kabineye alınacak olan arkadaşlar sebebiyle o sayı azalıyor. Çünkü parlamentodan istifade ederek kabineye eğer bakan alırsanız, onu kaybediyorsunuz. Nerede? Parlamentoda. Ağırlıklı olarak kabineyi nereden oluşturacaksınız? Daha çok dışarıdan oluşturacaksınız. Benim kafamdaki düşünce, parlamentodaki sayı çok önemli. Güçlü Meclis diyorsak, ikinci sloganımız güçlü hükümet. Güçlü hükümet diyorsak, o zaman güçlü hükümeti güçlü Meclisle oluşturacaksınız. Buradaki sayı bu bakımdan çok çok önemli. Halkıma özellikle istirhamda bulunuyorum. Eğer güçlü bir cumhurbaşkanı istiyorsanız, güçlü bir Meclise de ihtiyacımız var. Onun için AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı da güçlü kılmanız lazım. Ak Parti eğer güçlü bir Meclis aritmetiği içerisinde yerini alırsa, o zaman şuna da inanacaksınız ki Cumhurbaşkanımız da o zaman çok çok daha güçlü olacaktır.”

Erdoğan, artık cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi olmayacağını, kararnameyle de her şeyin çözülemediğini dile getirerek, birçok şeyin kanunla çözüldüğünü, kanunla çözüleceği için de güçlü bir parlamento aritmetiği içerisinde yasal düzenlemelerin çok daha rahat, hızlı, seri yapılabileceğini anlattı.

AK Parti açısından güçlü parlamento sayısının asgari ne olduğuna ilişkin soru üzerine Erdoğan, bıçak sırtı değil 300’ün üzerinde bir rakamı yakalaması gerektiğini vurguladı. Cumhur İttifakı’nın da bir getirisi olduğunu kaldeden Erdoğan, bugüne kadar olan dayanışmanın bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğine inandığını, ittifakın şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da iyi yürüyeceğini düşündüğünü ifade etti.

Kabinede yer alacak isimlerin belirlenip belirlenmediğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, bu isimlerin açıklanmayacağını, bunun da doğru olmayacağını söyleyerek, “Bilinen veya belirlenen şu; biz dersimizi iyi çalıştık, iyi çalışıyoruz. Kaç kişiden oluşan bir kabine olacak? Bunun üzerinde çalışıyoruz. Bu bakanların dışında neler olacak? Mesela biz burada malum yardımcı bakanlar olacak. Yardımcı bakanların dışında, yeni sistemde bir ofis sistemini de oluşturacağız. Çok daha farklı birimleri bu ofis sistemi içerisinde aktive edeceğiz. Bunlar aslında görünmeyen ama direkt olarak cumhurbaşkanıyla ilintili olan birimler olacak. Bunların detaylarını, son düze çıktığımız anda çalışmalar da bitmiş olacak. O zaman da bunları açıklamış olacağız.” diye konuştu.

Başkan yardımcısı sayısının belirlenip belirlenmediğine ilişkin Erdoğan, “Anayasal düzenlemede de bu ortaya çıkmıştı. Bu bir olabilir, iki olabilir, daha fazla olabilir. Şu anda hedef burada bir ve ya iki başkan yardımcısı, bu işin ilk etabı.” dedi.

Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kabineye gireceği iddialarını ilk defa duyduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda böyle bir düşünce söz konusu değil ama dünyada özellikle başkanlık sisteminin uygulandığı yerlerde, Genelkurmay Başkanları olsun, Milli İstihbarat Teşkilatları olsun çok büyük önem ifade ederler. Tabii ki şimdi bizim dönemimizde de bu birimler bu önemlerini koruyacaklar ama bunlar hangi sorumlulukları üstlenerek bunu koruyacaklar, şu anda yapılan çalışmalarla onların içeriğini de dolduruyoruz.” diye konuştu.

Yüksek Askeri Şura’nın daha farklı mı olacağı, bunların içerisinde kimlerin olup olmayacağı konusunda yapılan çalışmalarla Başkanlık sisteminin adımlarının atılacağını dile getiren Erdoğan, bakanlık sayısıyla ilgili olarak, şunları kaydetti:

“Yani kesinlikle bir defa 20’nin altında olacağı malum. Zaten bu işi 25’e falan başbakanlığım döneminde düşürmüştük. Hatırlarsanız, 37-38’di. Biz bunları oraya kadar indirdik. Bunlar hem devletin, hükümetin hakikaten işlevini ciddi manada ağırlaştırıyordu. Biz bunları buraya indirdikten sonra bir canlanma, hareketlenme geldi. Şimdi de biz başkanlık sisteminde, bir bakanlar -ki bu bakanlar 20’nin altında olacak- bu 13 olur, 15 olur, 17 olur böyle bir rakamlar kümesi, bir de bunların yanında bakan yardımcıları olacak. Bir de ofisler olacak ve bunlar aslında aynı bütün ama renkli. Böyle bir çalışmayla bunların bir kısmı zaten direkt Başkanla, Cumhurbaşkanıyla ilişkili olacak ve Cumhurbaşkanı istediği anda onları delege edeceği istihdam veya işle çok daha aktif hale getirebilecek.”

“DEMEK Kİ YOL ARKADAŞLARIM SÖYLENENLERİ İYİ KAVRADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstediklerinizi buldunuz mu, yoksa daha çok iş var mı?” sorusu üzerine, istediklerini büyük oranda bulduklarını söyledi.

2002’de yüzde 34,3 ile 363, 2007’de yüzde 46,6 ile 341, 2011’de yüzde 49,9 ile 327 milletvekili çıkardıklarını, sürekli bir artış yaşandığını ifade eden Erdoğan, sadece 7 Haziran’da bir düşüş söz konusu olduğunu, onu da Kasım seçimiyle yüzde 49,5 oy alarak 317 milletvekiliyle parlamentoda yerlerini aldıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Demek ki benim yol arkadaşlarım, bu mücadeledeki, davadaki arkadaşlarım söylenenleri iyi kavradılar ve buna önem verdiler. Bu neticeyi de böylece almış olduk. Fakat bizi milletimiz de çok iyi anladı. Milletimiz de çok iyi anladığı için hamdolsun bu neticeleri yakalamada çok daha önümüzü açtılar. Peki daha iyi olmaz mı? Ben daha iyi olacağına da inanıyorum. Bugün Akhisar şehir stadının içinin tıklım tıklım doluşu, sıcakta, aynı zamanda oruçlu olarak kadın, erkek, genç, hep birlikte orada oluşları insanı duygulandırıyor.”

Erdoğan, yine Balıkesir ve Isparta’nın da aynı şekilde olduğunu belirterek, yarın Tekirdağ mitingini de Çorlu’da yapacaklarını, bu mitingle de Trakya’ya mesajlarını vereceklerini anlattı.

Daha sonra Edirne mitinginin de yapılacağını dile getiren Erdoğan, “Bu yol arkadaşlığında sadece partimin aktif kadrolarını değil, halkımızı da yanımızda bulmanın heyecanını yaşıyorum.” dedi.

Erdoğan, 16 yılda bu aşamaya geldiklerini, ancak ayaklarında ve bileklerinde prangalar bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Birçok zaman maalesef o prangalar sebebiyle yapmak istediğimiz işleri yapamamamın, bürokratik oligarşinin önümüze çıkardığı engellerin bedelini ağır ödedik. Biz buralara çok daha önce gelebilirdik. Bu bürokratik oligarşi sebebiyle maalesef bu gecikmeli oldu. Biz diyoruz ki bu dünyada olduğuna göre bizde yüzde 50 artı 1 olarak şu anda uygulamaya koyalım. Benim halkım da ne yapacak? Burada dünyanın değişik yerlerinde, değişik sistemler var. Örneğin, Amerika, Meksika, Brezilya, Arjantin, buralardaki sistemler Avrupa’daki sistemler. Bazı yerlerde İtalya çok farklı bir sistem geliştirdi. Yüzde 40’la başkanlığı vereceği bir sistem geliştirdi ama bakın hükümet kuramadılar, hala daha kuramıyor. Niye? Mesele işi yüzde 51 artı 1’i zorlayacak noktaya halk, millet gelirse, o zaman bu iş çok daha belki sürece gidiş zor olacak ama sonucu çok çok hayırlı olacak. Yüzde 50 artı 1’i aldı, parlamentoda da eğer çoğunluk oluşursa o zaman zaten o ülkenin yönetimi çok daha farklı olacaktır.”

“Partiler arası acaba uzlaşma sağlanabilir mi?” diyen Erdoğan, bunun için parlamentonun oluşmasına bu işi bırakmadıklarını, seçim öncesi bir ittifak anlayışı getirerek, seçim sonrasında da büyük bir gayret ve dayanışma içerisinde süreci devam ettirmesi için Cumhur İttifakı’nın şimdiden kurulduğunu söyledi.

“TANIŞTIĞIM LİDERLER BÜROKRATİK OLİGARŞİDEN YAKINDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bürokratik oligarşinin dünyada köşeye sıkıştırmadığı ülkenin olmadığını dile getirdi.

Dünyada tanıştığı liderler arasında kendisinin en kıdemli liderlerden biri olduğunu anlatan Erdoğan, “Birçoğu geldi, gitti, değişti. Burada Rusya’dan Sayın Putin kıdem noktasında hemen hemen bunun dışında pek yok diyebilirim. Bu süreç içerisinde de tanıştıklarımın hepsi bu bürokratik oligarşiden hep yakınmıştır. Ama bazı ülkeler var ki bu oligarşiyi onlar çökertmişlerdir. Çökertenler de büyümeyi hızlandırmışlardır. Bizde de sadece yargı olayı değil yargıda da hükümette de yani yürütmede de bu sıkıntılar hep yaşandı.” diye konuştu.

Erdoğan, yargıda yaşanan sıkıntıların yürütmeyi de ciddi manada bloke ettiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Tabii yürütmeyi bloke edince siz mesafe alamıyorsunuz. Şimdi peki bu FETÖ’nün yargı mensupları nerede? Niye bunlar bu ülkeyi terk edip gittiler? Çünkü suçlarını iyi biliyorlar. Bunlar öyle terk edip gittiler ki şimdi gittikleri ülkede Türkiye’yi onlara şikayet ediyorlar. Bizler bir araya geldiğimizde de o ülkelerin yöneticileri kalkıyor bize adeta FETÖ’yü müdafaa eder hale geliyorlar. Bu bürokratik oligarşi işte böyle bir şey. Bunlarda vatanseverlik, milliyetperverlik böyle bir şey söz konusu değil. Bunlar hain, ihanet içerisindeler. Yoksa burada kalırdı. ‘Ben vatanımda kalırım, burada hizmetime devam ederim’ derdi. Şu anda kalanlar da durumları pek belli olmayanlar. Ama bu konuda da yine yargı olsun, yürütme olsun, kolluk kuvvetleri olsun, hepsi çalışmalarını sürdürüyorlar.”

Erdoğan, “Yurt dışında FETÖ örgütlerine yönelik operasyonların devam edip etmediği ve ne aşamada olduğu” sorusu üzerine ise “Devam ediyor, her an her şey olabilir, durmak yok yola devam.” dedi.

Erdoğan, vefat eden Prof. Dr. Semavi Eyice’ye Allah’tan rahmet dileyerek, Eyice’nin sanat tarihinde Türkiye’nin nadide ordinaryüs seviyesinde hocalarından ve İstanbul hayranı bir insan olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Semavi Eyice’yi, Belediye Başkanlığı döneminden bu yana tanıdığını aktaran Erdoğan, “20 gündür de maalesef makineye bağlı durumdaydı ama bugün rahmetli oldu. İnşallah ben de çarşamba günü öğle namazında cenazesi kalkacak, cenaze namazına katılmayı ben de planlıyorum. Her ne kadar o gün Milli Güvenlik Kurulu toplantımız varsa da cenazeye katılıp cenazeden sonra Ankara’ya Milli Güvenlik Kurulu’na yetişeceğim. Fatih Cami haziresine, inşallah defni gerçekleşecek. Kızlarıyla, torunuyla falan bu akşam görüşmemizi de yaptık.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muharrem İnce’nin iddialarına ilişkin soru üzerine, sözlerine şöyle devam etti:

“Şimdi çok açık, net konuşuyorum ama açık net Sayın İnce’den cevap bekliyorum. Onun genel başkanının dürüstlüğü ortada. Dürüstlükle yakından, uzaktan alakası yok. Hatta ben sizden bu akşam bir şey daha isteyeceğim. O da şudur. Muharrem İnce’nin genel başkanına yönelik saygıyı aşan ifadeleri var. ‘Bir kere girdin olmadı, iki kere girdin olmadı, üç kere girdin olmadı.’ vesaire böyle sayan sayan tabii başı falan çok daha da ağır. Ben Pensilvanya’dan parti kurmak için izin almaya yönelecek kadar düşük bir siyasetçi değilim. Ben Gülen’i Belediye Başkanlığım döneminde ricai olarak tanıdım. Yüz yüze kendisiyle hayatımda iki veya üç kere görüştüm. Parti kurmak için, benim bu yoldaki dava arkadaşlarım, yol arkadaşlarım var.

Biz onlarla görüşmelerimizi yaptık ve ondan sonra da adımımızı attık. Niçin Pensilvanya’dan izin alacağım ki? Eğer bunu ispat etmezse Muharrem İnce namerttir. Ben bu tür şeylerde konuştum mu ağır konuşurum. Ben madem ki Pensilvanya’ya gittim, kimle gittim bunu ispat etmesi lazım. Öyle hayal meyal şeyler istemem. Çıkıp bunu açıklayacak, açıklamazsa namerttir. Veyahut da çekilip gitsin. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Tayyip Erdoğan bir şeyi bir kere söyler altında da ezilip büzülmez. Öyle kalkıp sahnede el vurup savurmak bunlar kabadayılık işi değildir. Onun da dersini almak istiyorsa onun yeri bellidir. Bizim yanımızda biraz eğitim alması lazım.”

“ŞAHSIMLA İLGİLİ YAPTIĞI AÇIKLAMA, TEPEDEN TIRNAĞA YALANDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muharrem İnce’nin daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili eleştirilerinin ekrana gelmesi üzerine, İnce’nin kendi genel başkanını yerin dibine soktuğunu söyledi.

Erdoğan, “Şimdi Cumhurbaşkanı adayı oldu. Onu takdim ederken hani diyor ya ‘Muharrem İnce gel’ ya kim bu Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı adayın ya. Onu bile çağırırken oraya genel başkan ‘Muharrem İnce gel’ sanki böyle yoldan geçen birisini çağırıyor. Şu anda Muharrem İnce’nin bir defa Kılıçdaroğlu’nun şahsındaki değeri bu. Ben milletin şahsında da değerinin ne olacağını benim milletim gayet iyi gösterecek. Zira şurada İnce kendi genel başkanına nasıl yaklaştığını çok açık net ortaya koyuyor. Genel Başkanına böyle yaklaşan bir insandan, bu ülkede Allah aşkına Cumhurbaşkanı olabilir mi? Cumhurbaşkanlığı makamını bu kadar küçük, bu kadar düşük gören bir genel başkandan da bu ülkede siyaset olur mu?” ifadelerini kullandı.

Kendilerinin bu yolda emin adımlarla yürüdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama şahsımla ilgili yaptığı açıklama tepeden tırnağa yalandır. Nasıl ki hani bizim 85 koli Amerika’ya gönderdiğimiz evraklarla ilgili ‘Gazete kupürüdür’ ifadesini kullandı. Bunu Milli İstihbarat’tan gelin Milli İstihbarat’la bu işi görüşün ya da Adalet Bakanlığı’na bunu tevsik edin dememize rağmen şu ana kadar bir gelişme yok, bir belge yok. Kim söyledi bunu size, yok. Hadi açıkla kim söyledi, hangi Amerikalı yetkili söyledi? Amerika’nın Adalet Bakanı mı söyledi, oradan herhangi bir güvenlik yetkilisi mi söyledi, kim söyledi? Eğer sen Amerika’daki CHP’nin orada ofis başındaki adamı söylediyse, bununla söylüyorsan bunu, hepten iflas ettin. Açıkla, istihbarata mı açıklayacaksın, Adalet Bakanlığına mı açıklayacaksın, açıkla, Türkiye’yi karalama. Biz Adalet Bakanlığı olarak 85 koliyi Sayın Obama döneminde bunlara gönderdik.” diye konuştu.

“GÜYA KENDİSİ ÖĞRETMENLİK YAPMIŞ AMA EĞİTİMDEN BİHABER”

Erdoğan, gönderilen kolilerin içerisinde iddianamelerin olduğunu, bu belgelerin yanında bu iddianamelerin yansıdığı yazılı medyanın bazı görsellerinin de bulunduğunu belirterek, “Ama sen neyi neyle ispat edeceksin bunu söyle. Böyle bir şey yok ve hayatı bunların yalan, iftira ama bunlara en güzel cevabı, 24 Haziran’da benim milletim verecek.” değerlendirmesinde bulundu.

CHP’nin seçim beyannamesine değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunların hepsi hayat, bunlar da yalan. Şimdi bugün konuşuyor ne diyor, ‘Eğitim ücretsiz olacak’ diyor. Şu anda eğitim-öğretim ücretli mi? Üniversite harcı yok, harç març kalktı. Kolejler falan bu işin dışında zaten, bitti. İlköğretim, ortaöğretim kitaplarını masaların üzerine koyuyor muyuz, ücretsiz olarak kitaplarını artık bütün yavrularımız alabiliyor mu? Alıyor. Bunlara devlet olarak ayrıca ilköğretimden itibaren burs veriyor muyuz? Veriyoruz. Ortaöğretimde göreve geldiğimde 45 liraydı burs. Şu anda burs 500 lirayı falan buldu. Güya kendisi öğretmenlik yapmış ama eğitimden bihaber. Neler olmuş Türkiye’de bu eğitim sektöründe bunu bilmiyor. Biz ne gibi adımlar atmışız ya çıkıyorsun meydanlara. Bu AK Parti iktidarı eğitimde neler yapmış, şunları bir incele, araştır, bak. Ne kadar derslik yapmış, ne kadar burs veriyor, lisans eğitiminde ne kadar burs veriyor, lisansüstünde ne kadar burs veriyor, doktorada ne kadar burs veriyor ayrıca ortaöğretimde ne kadar burs veriyor. Orada da annelere yardım yapıyoruz. Şunları bir incele. Kalkıyor diyorsun ki ‘Eğitim-öğretim bedava olacak’ zaten şu anda bedava, paralı değil ki. Devletin eğitim-öğretim sistemi ücretsizdir. Ondan sonra ‘Şu kadar öğretmen alacağız.’ Ya bir araştır bak, AK Parti iktidarında Milli Eğitim’e ne kadar öğretmen alındı ve sayı neydi nereye çıktı. Sürekli olarak kendini yenileyen bir eğitim-öğretim sistemi var. Bu öğretmenlerin adedi de ciddi manada bizim dönemimizde artmıştır ve artmaya da devam ediyor. Böyle kuru kuruya ‘Şu kadar öğretmen alacağım.’ demekle öğretmen alınmaz.”

“VATANDAŞI ALDATMAK İÇİN BÖYLE YALAN YANLIŞ RAKAMLAR ÜRETİLMEZ”

Kendi döneminde bir sınıfta 75 öğrenciyle eğitim-öğretim gördüğünü anlatan Erdoğan, Türkiye’de o dönemlerde mevcudu 100’ün üzerinde olan yerler olduğuna dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu anda mevcudu 30’un üzerinde olan sınıf kalmadığını belirterek, “Hepsi 30’un altına indi. Şu anda 30-25-20-18 kişilik sınıflar var. Şimdi bu kadar sınıflara siz de buna göre öğretmen alacaksınız. Kalkıp da ben öğretmen almak için, öğretmen buraya biz alamayız ki. Şimdi bu dönemde de 25 veya 30 bin öğretmen alımı söz konusu. Buna ihtiyaç oluştukça bu öğretmeni de alacaksın. Vatandaşı aldatmak için böyle yalan yanlış rakamlar üretilmez.” şeklinde konuştu.