Yargıtay’ın 150. Kuruluş Yıl Dönümü Sempozyumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mazlumun ahının arşı titrettiğine iman eden insanlar olarak, adaleti kaybettiğimizde her şeyimizi kaybedeceğimizi bilmek zorundayız. Bugün, dünyada insanların en çok eziyet çektiği, canının yandığı, yüreğinin dağlandığı yerlere baktığımızda, istisnasız tamamında da adalet mekanizmalarının işlemediğini görürüz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay’ın 150. Kuruluş Yıl Dönümü Sempozyumu ve yeni hizmet binasının temel atma törenine katıldı. Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen törende, yargı mensupları ve diğer misafirlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına Yargıtay’ın 150. kuruluş yıl dönümünü tebrik ederek başladı.

“YARGI CAMİASININ 15 TEMMUZ’DA GÖSTERDİĞİ DİRAYET TAKDİRE ŞAYAN”

Yargıtay’ın devlet hayatına Osmanlı döneminde 6 Mart 1868 yılında kurulan Divan-ı Ahkâm-ı Adliye ile girdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatın kurucusu olan ünlü hukukçu Ahmet Cevdet Paşa’dan beri adaletin tesisi için çalışan Yargıtay’ın, özellikle son dönemdeki duruşuyla milletimizin gönlünde ayrı bir yer edindiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin, tarihinde ilk defa yargı kurumlarının darbecilere karşı açık ve net duruşuyla karşılaştığını vurgulayarak, geçmişte rahmetli Adnan Menderes’in idamı ve darbe dönemlerinde iyi sınavlar veremeyen yargı camiasının 15 Temmuz’da gösterdiği cesaret ve dirayetin takdire şayan olduğunu ifade etti.

Terör örgütünün üzerinde en çok çalıştığı kurum olmasına rağmen, yargı mensuplarının gösterdiği ferasetin, milletin yazdığı demokrasi zaferini taçlandırdığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarının adalet teşkilatının içine sızmış dört bin civarındaki terör örgütü üyesi hâkim, savcının tasfiyesine rağmen elde edildiğinin de altını çizdi.

Yasama organının çıkarttığı kanunları gerek ete kemiğe büründüren, gerek hayattaki karşılıklarını gösteren yargı organlarının başarısının, ülkemizin en önemli kazancı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin tıkandığı, bu kuruma olan güvenin kaybolduğu bir yerde diğer erklerin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Tüm mahkeme salonlarının, adliye binalarının duvarlarında yer alan “Adalet mülkün temelidir” sözünün, devletin ancak adalet üzere ayakta kalabileceğini ifade ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlık tarihine bakıldığında da mücadelenin hep zalimlerle mazlumlar arasında geçtiğini ve adalet arayışının hep var olduğunu kaydetti. Adaletin; herkese hakkını vermek demek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hakkı vermekle hakkı gasp etmek arasındaki denge öylesine hassas, aradaki çizgi öylesine incedir ki, bunu sağlamak için çok çalışmak, çok fedakârlık yapmak gerekir. Hazreti Mevlana adaleti, bir şeyi yerli yerine koymak, adaletsizliği ise bir şeyi layık olmadığı yere koymak olarak tanımlıyor. Yine Hazreti Mevlana’ya göre, ağaçlara su vermek adalet iken, dikene su vermek adaletsizliktir diyor. Her su emen kökü suladığınızda adil davranmış olmuyor, tam tersine adaletin ruhuna aykırı hareket ediyorsunuz demektir. Zalimi ‘üzerine düşen görevi yapmayan’ olarak tarif eden Hazreti Mevlana’nın anlayışında, adalet dağıtmayan savcı ve hâkim de zalimler sınıfına giriyor” şeklinde konuştu.

“İNSANLARIN EZİYET ÇEKTİĞİ YERLERDE ADALETİN İŞLEMEDİĞİNİ GÖRÜRÜZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan devleti yönetenlerin yaptığı adaletsizliğin en azından hukuk yoluyla telafi edilebildiğini, fakat yargının sebep olduğu adaletsizliğin telafisinin olmadığını söyleyerek, adaletin rahmet olarak görüldüğünü, adalete ilahi bir önem atfedildiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hâle gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir” dedi.

Allah’ın insanoğluna adalet duygusunu ve bunu sağlayacak saikleri, insanlar bu hâle düşmesinler diye verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Mazlumun ahının arşı titrettiğine iman eden insanlar olarak, adaleti kaybettiğimizde her şeyimizi kaybedeceğimizi de bilmek zorundayız. Bugün dünyada insanların en çok eziyet çektiği, canının yandığı, yüreğinin dağlandığı yerlere baktığımızda istisnasız tamamında da adalet mekanizmalarının işlemediğini görürüz. Bu meselenin ırkla, renkle, refah düzeyiyle bir ilgisi yoktur” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerinin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesine gönülden bağlı bir şekilde ülke yönetimini devraldıklarını söyleyerek hükûmete geldiklerinde, Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet, emniyet ilkeleri üzerinde yükseltecekleri sözünü verdiklerini hatırlattı. Bu anlayışla Cumhuriyet tarihinin kuruluş dönemi sonrasındaki en önemli hukuk reformlarını gerçekleştirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan reformları ve yapılan iyileştirmeleri şöyle aktardı: “Milletimize verdiğimiz sözü tutarak hem temel kanunları yenilemek, hem de Adalet Teşkilatımızın fiziki imkânlarını düzeltmek suretiyle her alanda olduğu gibi, yargıda da yepyeni bir dönemi başlattık. Anayasa’dan Türk Ceza Kanunu’na, Borçlar Kanunu’ndan Ticaret Kanunu’na, hukuk usulünden askerî yargının kaldırılmasına kadar pek çok reformu hayata geçirdik. Ülkemizin dört bir yanında, az önce de ifade edildiği gibi, 235 adalet sarayını hizmete sunarak yargı kurumlarımızı kaymakamlık binalarının bodrum katlarındaki izbe mekânlardan biz kurtardık. Avrupa son 200-300 yıldır örnekleri çokça görülen adalet saraylarından daha görkemlilerini inşa ederek hâkim, savcılarımızın ve diğer yargı personelimizin işini huzur içinde yürütebilmesini temin ettik. Sadece bununla kalmadık, yüksek yargı organlarımızı da günün şartlarına uygun binalara kavuşturduk, kavuşturuyoruz.”

“YARGIDA HİZMETLERİN DAHA HIZLI VE KALİTELİ VERİLMESİNİ TEMİN ETTİK”

Yapılan reformlarla yargı üzerindeki yükün hafifletilmesinin de sağlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: “Özel hukuk alanında da yine yargının yükünü azaltmak için arabuluculuk müessesesiyle iş hukukunda yeni bir alan açtık. Hak arama yolları konusundaki önemli bir reform da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılmış olmasıdır. İhbar ve şikâyetler konusunda somut kriterler getirerek vatandaşlarımızın haksız yere adalet kurumlarıyla karşı karşıya gelmesinin önüne geçtik. Mahkeme sayısını, hâkim ve savcı sayısını, adliye destek personeli sayısını artırarak hizmetlerin daha hızlı ve kaliteli verilmesini temin ettik. Meslek içi eğitim sistemiyle hâkim ve savcılarımızın güncel gelişmeler doğrultusunda kendilerini yenileyebilmelerine imkân sağladık. Pek tasvip etmiyorum ama ulusal yargı ağı UYAP ile tüm adliyeleri ve ilgili kurumları birbirine bağladığımız için yapılan işlemler şu anda elektronik ortamda rahatça takip ediliyor. Fakat bana göre çok da sıkıntılarını açıkça görüyoruz. Keşke bu şekilde değil de bizim o klasik sistemle bu iş geç de olsa yürüse, daha adil olarak tecelli etseydi.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan en büyük reformlardan birinin, eskiden beri konuşulmasına rağmen bir türlü hayata geçirilemeyen Bölge Adliye Mahkemeleri’nin hizmete alınması olduğunu ifade etti. 15 Temmuz darbesinin arifesinde çalışmaya başlayan Bölge Adliye Mahkemeleri’nin hâlen dokuz yerde faaliyetlerini başarıyla sürdürdüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii UYAP da bir hassasiyet, o da nedir? O hassasiyet de, FETÖ terör örgütünün bu tezgâhı iyi kurmuş olmasıdır. Doğrusu özeleştiri olarak söylüyorum; biz de bu oyuna geldik. Örneğin, daha önce Yargıtay’a bir milyona yakın ceza ve hukuk dosyası gitmişken, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kuruluşunun ardından bu sayı 50 bine kadar gerilemiştir. Bölge Adliye Mahkemeleri’nin önünde geçtiğimiz yıl önceki seneden devirlerle birlikte mevcut olan 647 bin dosyadan sadece 183 bini 2018’e sarkmıştır. Bu mahkemelerde kesin karara bağlanamayıp Yargıtay’a temyize giden dosya oranı ceza davalarında yüzde 10, hukuk davalarında yüzde 15-20 gibi bir seviyelere düşmüştür. Bölge İdare Mahkemeleri’nde de benzer bir tablo vardır” şeklinde konuştu.

Türkiye’de geçmişte yargılama süreleri göz önüne alındığında, bugün yargılama süreleriyle ilgili önemli gelişme sağlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geç gelen adalet, adalet değildir” yaklaşımına dayanarak, buna uygun şekilde adalet hizmetlerinin en hızlı ve en doğru şekilde sonuçlandırılabilmesi için ellerinden gelen çabayı göstermeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.

“DARBE GİRİŞİMİNİ ENGELLERKEN BİLE HUKUKTAN TAVİZ VERMEMİŞ BİR ÜLKEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, Türkiye’nin bu reformları yaparken diğer birçok ülkeden farklı olarak aynı zamanda içeride ve dışarıda terör örgütleriyle yoğun bir mücadele yürütmekte olduğunu kaydetti. “Şu anda maruz kaldığımız saldırıların büyüklüğü ve sürekliliği göz önüne alındığında, demokrasiyle güvenlik arasındaki dengeyi Türkiye kadar iyi kurabilen bir başka ülke var mıdır, şahsen ben bilmiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, içeride dışarıda bu mücadeleyi devam ettirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişimini engellerken bile hukuktan taviz verilmediğini hatırlatarak, 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı milletle birlikte harekete geçen yargının soruşturmaları başlattığını, gözaltı kararlarını aldığını, mahkemelerin de önlerine gelen dosyalara göre kararlarını verdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm darbe ve diğer terör davalarının tamamen hukuk devleti ilkesi çerçevesinde yürütülmekte olduğunun da altını çizdi. Zaman zaman mahkemelerin, yüksek yargı kurumlarının, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını eleştirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama hiçbir zaman bu kararları yok saymadık. Gereğini yerine getirme konusunda asla tereddüde düşmedik. Eleştirmek başkadır, tabi olmak başkadır. Biz adaletin tecellisi konusunda farklı bir görüşe sahip olduğumuz için eleştirme hakkına elbette sahibiz. Ama bunlara uyup uymama konusunda layüsel değiliz. Herkes gibi biz de mahkemelerimizin kararlarına neticede uyuyoruz, uymaya da devam edeceğiz. Katılmadığımız hususlardaki mücadelemizi vereceğimiz alanlar bellidir. Eğer sorun kanundaysa, yasama organında bu mücadeleyi vereceğiz. Eğer sorun uygulamada ise, yürütme organında gereğini yapacağız. Bu süreçte önemli olan hâkim ve savcılarımızın hukukun tesisi konusundaki hassasiyetlerinden, adalet terazisini dengede tutma konusundaki kararlılıklarından asla geri adım atmamalarıdır. Hâkimlerimiz, savcılarımız kendilerinden yaptıkları işin kanuna, hukuka, özellikle de hukuka, vicdanlara ve adalete uygun olduğundan eminseler, gerisi yasamanın yürütmenin işidir, onlar rahat olsunlar” şeklinde konuştu.

Temeli atılacak yeni Yargıtay binasının hayırlı olması temennisinde de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda, tüm şehitlere ve özellikle İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde şehit edilen Savcı Selim Kiraz’a Allah’tan rahmet, ailesine sabır diledi.