AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her gün Türkiye’ye; ‘Afrin operasyonu uzun sürdü, hemen bitirip çekilin’ çağrısı yapılıyor. Türkiye’nin sınırlarının hemen yanı başındaki bu olaylara rağmen bunu söyleyenler, ülkemize yönelik tehditler acaba diğer ülkelerin binlerce, on binlerce kilometre öteden hissettikleri tehditlerden daha mı önemsiz?” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen Grup Toplantısı’na katıldı. Toplantıda partililere hitaben yaptığı konuşmaya Afrika seyahatiyle ilgili değerlendirmelerle başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir, Moritanya, Senegal ve Mali’de çok verimli görüşmeler yaptıklarını aktardı.

“AFRİKA’DA FETÖ’NÜN TÜRKİYE’YE NE KADAR BÜYÜK BİR BİRİKİM KAYBETTİRDİĞİNİ GÖRDÜK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika seyahatinde gittikleri ülkelerin ortak bir özelliğinin 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye’ye verdikleri güçlü ve samimi destek olduğunu kaydetti. Bu ülkelerin FETÖ okullarını kısa sürede Maarif Vakfı’na devrederek samimiyetlerini sözde bırakmayıp fiiliyatta da gösterdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için kendilerine bir kez daha teşekkürlerini ifade etti.

Bu geziler vesilesiyle Afrika’da FETÖ’nün Türkiye’ye ne kadar büyük bir zaman ve birikim kaybettirdiği gerçeğini gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hem Türkiye ismi ve Türk Bayrağı altında yıllarca uşaklığını yaptığı güçlere hizmet etmiş bir yapının tahribatını silmek, hem de tüm ilişkileri yeni baştan kurmak için uğraşıyoruz. Kamu kurumlarımızla, TİKA’mızla, iş dünyamızla, burslarımızla, eğitim, sağlık, tarım alanındaki desteklerimizle, Yunus Emre Vakfımızla Afrikalı kardeşlerimizin yanlarında olmayı sürdüreceğiz” dedi.

Bu kıtadaki ülkelerle tüm ilişkileri kazan-kazan ilkesine göre tesis ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ihracatının çok fazla ithalatının çok düşük olduğu ülkelerde hemen ticaret dengesinin nasıl kurulabileceğinin yollarına baktıklarını belirtti. Sadece almanın veya sadece vermenin bu ülkelere iyilik etmek olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Acil durumlarda elbette balık da vereceğiz, ama asıl olarak balık tutmayı öğreteceğiz. Ancak bu şeklide Afrikalı kardeşlerimizin asırlardır içine hapsedildikleri fasit daireyi kırabilmelerine yardımcı olabiliriz” şeklinde konuştu.

“AFRİKALILARLA BİRLİKTE ORTAK BİR GELECEĞE YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Bize yıllarca hep ‘kara’ diye öğretilen Afrika’nın aslında ne kadar renkli, ne kadar aydınlık, ne kadar bereketli bir yer olduğunu gördükçe bu kıtayı sömürenlerin insafsızlıklarını, vicdansızlıklarını, ahlaksızlıklarını çok daha iyi anlıyoruz” dedi ve bu algının Senegal’deki Goree Adası’nda sembolleştiği şekilde tıpkı bir eşya gibi alınıp satılan, işe yaramayanları da denize atılarak köpek balıklarına yem edilen insanlara yapılan zulmü örtme gayretinin ürünü olduğunu vurguladı. Afrika’nın ‘kara’ değil dünyanın en renkli kıtası, orada yaşayanların da eşya değil insan olduğu gerçeğini hâlâ gizlemeye çalışanlara inat, Afrikalılarla birlikte ortak bir geleceğe yürümeye devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla yeni geziler planladıklarını, bu kıtada ayak basmadık yer bırakmayana kadar durup dinlenmeyeceklerini ifade etti.

“HAREKÂTIN BUNDAN SONRAKİ KISMININ HIZLI BİR ŞEKİLDE YÜRÜYECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında 46. gününe giren Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şu ana kadar 700 kilometrekarenin üzerinde bir alanın teröristlerden temizlenerek kontrol altına alındığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiye dek 2 bin 872 teröristin etkisiz hâle getirildiğini, 41 askerin ve 159 ÖSO mensubunun da şehit olduğunu bildirerek hepsine Allah’tan rahmet diledi.

Zeytin Dalı Harekâtı’nda gelinen nokta itibarıyla, terör örgütünün Türkiye sınırlarıyla olan irtibatının artık tamamen kesildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, örgütün ciddi yığınak yaptığı ve direniş gösterdiği yerler arasında bulunan Racu ve Şeyh Hadid’in büyük çarpışmalar sonucu teröristlerden temizlendiğini kaydetti. Son günlerdeki önemli gelişmelerden birinin de, hem bölgenin kontrolü, hem de örgütün hareket kabiliyetinin sınırlanması bakımından kritik öneme sahip Meydanlı Barajı çevresinin ele geçirilmesi olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan harekâtın seyriyle ilgili şu açıklamaları yaptı: “Yine önemli direnç noktalarından olan Cinderesi’ne yönelik baskı ciddi bir şekilde artmış bulunuyor. Hem havadan, hem karadan Cinderesi’ndeki teröristler sürekli sıkıştırılıyor. Çok yakında burası da temizlenecek ve böylece Afrin şehir merkezinin kuşatması önünde bulunan en büyük engellerden biri daha aşılmış olacaktır. Bundan sonra sıra Afrin şehir merkezinin kuşatılarak orada yuvalanmış olan teröristlerin başlarının ezilmesine geliyor. Harekâtın bundan sonraki kısmının çok daha hızlı bir şekilde yürüyeceğine inanıyorum.”

Genelkurmay Başkanı’ndan diğer kuvvet komutanlarına varıncaya kadar, bölgede operasyonu yöneten tüm komutanlara, şükranlarını ifade eden Cumhurbaşkanı “Yine bu vesileyle şüphesiz ki Özgür Suriye Ordusu’nu bir yere koymak mümkün değil. Ana muhalefetin başındakiler veya ana muhalefetin temsilcileri Özgür Suriye Ordusu’na bir terör örgütü yakıştırmasını, yapıştırmasını yapacak kadar densiz olsalar da bizim için onlar bizim o mücadeledeki en önemli kardeşlerimizdir, beraber bu mücadeleyi verdiğimiz kardeşlerimizdir” dedi.

Afrin’de atılan her adımda yapılan operasyonun ne kadar doğru, ne kadar haklı ve zamanlamasının ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar operasyonlarda kasti olarak tek bir sivilin zarar gördüğünü kimsenin iddia edemeyeceğini, ispatlayamayacağını belirtti. Başka yerlerde, başka zamanlarda, başka güçler tarafından gerçekleştirilmiş zulümleri sosyal medyada Türkiye’ye mal etmeye çalışanların maskesinin anında düştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeye yönelik ithamların, iftiraların, yalanların, saldırıların hiçbirinin karşılıksız bırakılmaması, gerçeklerin derhal ortaya konarak cevabının verilmesi gerektiğini belirtti.

“TÜRKİYE YEDİ YILDIR DÖRT MİLYON SIĞINMACIYA EV SAHİPLİĞİ YAPTI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin DEAŞ ve PKK-PYD terör örgütlerine yönelik sınır ötesi operasyonlarının içeride ve dışarıda pek çok kesimin gerçek yüzünü ortaya çıkardığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Amerika’da yaşayan bir kişi devletinin Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Afrika’nın, Güney Amerika’nın nice yerlerinde, okyanusların derinliklerinde, yani binlerce kilometre ileride yaptığı operasyonları kendi güvenliğinin bir gereği olarak görüyor. Benzer bir anlayış Avrupa’da da var. Türkiye sınırlarının sıfır noktasında, hatta çoğu defa sınırlarını aşan terör tehditlerine karşı harekete geçtiğinde ise karşımıza, hayret, bambaşka bir görüntü çıkıyor. Amerika’nın Afganistan’daki operasyonları 17. yılını geride bıraktı, Irak’taki operasyonları da neredeyse 18 yıla ulaştı. Kimsenin Amerika’ya ‘Bu kadar uzun süre operasyon mu olur ya, ne işin var burada’ diye söyledi mi? Bunlarla hem sınır mı, komşu mu? Değil. 10 bin kilometreyi aşkın bir yerden kalkıp buraya geliyorsun. Benim 911 kilometre sınırım sadece Suriye’yle var. 350 kilometre sınırım Irak’la var. Oradan biz sürekli taciz edileceğiz, biz kalkıp bunlara karşı sessiz duracağız, öyle mi? Bulunduğunuz yerlerden hemen çekilip gidin dediklerini duydunuz mu? Ama her gün Türkiye’ye; ‘Afrin operasyonu uzun sürdü, hemen bitirip çekilin’ çağrısı yapılıyor. Türkiye’nin sınırlarının hemen yanı başındaki bu olaylara rağmen bunu söyleyenler, ülkemize yönelik tehditler acaba diğer ülkelerin binlerce, on binlerce kilometre öteden hissettikleri tehditlerden daha mı önemsiz? Türkiye’nin topraklarına düşen bine yakın füze, top ve havan mermisinin etkisi onların topraklarına tabii asla ulaşamayacak, böyle bir uzaklıkta. Bunlara bu tür mühimmatlar tabii ki ulaşmıyor ve böyle bir rahatsızlıkları da söz konusu değil. Terör örgütlerinin saldırılarında hayatlarını kaybeden, yaralanan vatandaşlarımızın canı, onların insanlarının canından daha mı kıymetsiz? Suriye’de alçakça katledilen bir milyon çocuğun, kadının, yaşlının, sivilin, topunun birden hayatının değeri onlar için ne ifade ediyor? Kapılarını kapattıkları mültecilerin niçin evlerini-yurtlarını terk etmek zorunda kaldıklarını hiç düşünüyorlar mı acaba, böyle bir dertleri var mı? Türkiye yedi yıldır dört milyon civarında sığınmacıya hiç yüksünmeden elinde avucunda ne varsa onu paylaşarak ev sahipliği yaparken, onlar üç beş mülteciyi alıp almamanın kavgasını veriyorlar. Akdeniz’in karanlık sularında yitip giden sayısız insanın vebalini omuzlarımızda hissetmemizi, Ege’de son altı yılda 168 bin sığınmacıyı denizden toplayıp güvenli bir yere ulaştırmış olmamız dahi engelleyemiyor. Siz böyle bir şey yapabildiniz mi ya? Hanginiz acaba Ege’de, Akdeniz’de gelip de ölümle baş başa olan insanları topladınız? Siz oralara ancak olsa olsa evet 6. Filoyla gelirsiniz, olsa olsa uçak gemilerinizle gelirsiniz. Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip onları denize, ölüme terk ederken biz hiçbir ön şart aramaksızın her masumun canını kurtarmanın peşindeyiz. Zira biz şunu biliyoruz: Bir canı kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmak gibidir. Bu bizim aynı zamanda itikadı bir yaklaşımımızdır, ama onlarda böyle bir anlayış yok; aramızdaki fark bu. Biz ne olursa olsun yaşatmanın, onlar ise sadece kendi konforlarını korumanın derdindeler, aradaki fark bu.”

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN VE ARKALARINDAKİ GÜÇLERİN DERDİ SURİYE HALKININ ESENLİĞİ VE GELECEĞİ DEĞİL”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında Türkiye’nin, Afrin’de, El- Bab’da ne yaptığını, Münbiç’te, Ayn El-Arab’dan Kamışlı’ya kadar Suriye sınırları boyunca her yerde ne yapmak istediğini milletin gayet iyi bildiğini vurguladı. Aslında Türkiye’nin amacının terör örgütleri ve onların arkalarındaki güçler tarafından da bilindiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgeyi asli sahibi olan Suriyelilerin yaşayabileceği güvenli, huzurlu, altyapıdan konuta kadar her bakımdan insani şartlara sahip bir yer hâline getirmek istediğini de herkes tarafından bilindiğini vurguladı. Terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin derdinin Suriye halkının esenliği ve geleceği olmadığı için bu çabanın onların işine gelmediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte buyurun, en son gelişmeler Doğu Guta, ya Doğu Guta’daki gelişmeler yenilir yutulur mu? Acaba Doğu Guta’daki gelişmeler insanlığa sığar mı? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde karar alıyorlar. Batsın sizin kararınız, batsın kararınız. İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var ya? Siz insanlığı aldatıyorsunuz ya, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna dünya beşten büyüktür demiyoruz, anlamı bu. İkinci Dünya Savaşından bu yana tüm insanlığı dalga geçer gibi koymuşlar önüne. Diyorlar ki ‘Biz beş ülkeyiz, dünyayı biz yönetiriz, biz ne dersek o olur.’ Dört tanesi bir şey söylüyor değil mi, bir tanesi aykırı bir şey söylüyor, o iş bitmiştir! Böyle bir anlayış olur mu ya? Hadi gelin samimiyseniz, dürüstseniz bu dünyayı dünya yönetsin. Tüm dünyadaki ülkeler şu anda bu beş tane ülkenin, bak 20 demiyorum, bu beş tane ülkenin sahip olduğu haklara onlar da sahip olsun. Dönerli bir şekilde bu yapılsın, halledilsin. Şimdi bunu biz dünyada görüştüğümüz liderlere söylediğimizde hepsi de ‘haklısınız’ diyor. ‘Hadi sesinizi çıkartın’ dediğimiz zaman hiçbirisi sesini çıkartamıyor. Niye? Dünya âdeta bir korkular dünyası olmuş, bir korkular hegemonyası var. Ve bunun karşısında hiçbir ülke sesini çıkaramıyor, hiçbir lider kalkıp konuşamıyor. Fakat nasıl olduysa hamdolsun, şu Kudüs meselesinde 128 ülke sesini çıkarttı ve orada tavrını ortaya koydu. Aynı şekilde bu tavrı bir de dünya beşten büyüktür anlayışını ortaya koymak için dünya kurmalı.”